3 Ağustos 2009 Pazartesi

Bu bir arayış blogudur!

Her konuda kararsız olduğum şu günlerde, gidecek bir yol çizemediğim boş haritalarda, karşımdaki bembeyaz kağıtlarda, şekil veremediğim kil parçasında ve en önemlisi yön bulamadığım hayatımda sürekli bir arayış içindeyim.

Ne zamandır bir blog yazmak istiyordum ama bir konu bulamadığımdan bir türlü başlayamıyordum. Ve bugün yazmak istediğim blogu ve geleceğimi arayışımı konu eden bir bloga başlamaya karar verdim. İşte karşınızdayım. Önce şimdiye kadarki durumu özetleyelim, sonra da bir arananlar listesi yaparız belki.

Makine mühendisliğinden mezun olmak üzereyim. Bütünleme sınavını bekliyorum. Tabi tek beklediğim bu değil. Neyi beklediğimi bilmeden bekliyorum. Belki vakit kazanmaya çalışıyorum, belki vakit kaybediyorum. Ama dışarıdan bakıldığında boş boş oturuyorum. İçerden bakınca da boş boş oturuyorum aslında. Şu tatil günlerinde (okul bitti artık ne tatili? de denebilir tabi) günlerim genelde spor yaparak ve dans çalışarak geçiyor. Dans yarışmasına hazırlandığımızdan günlerim çok boş geçmiyor ama geleceğim için bir şeyler yapmadığımdan boş boş oturuyorum diyorum.

-Eee mezun oldun şimdi ne yapacaksın? diyenlere cevabım
-Master yapcam, heykel masterı. oluyor.
Tabi başvuru falan yaptım mı? Hayır yapmadım. Bu yüzden de
-Önce bir dönem, (belki iki) boş oturcam, bu arada master başvurularımı yapacağım. diyorum.

Makinadan mezun olmuşsun heykel ne alaka derseniz makinaya isteyerek girmiştim ama içerde istediğimi bulamadım derim. Benim hayalimde motorlu Legolar vardı, bir çocuk zevkle bir şeyler keşfeder, üretirdi. Ama içerde gördüğüm bundan çok uzaktı, çok fazla bilgi ve detay işin bütün zevkini kaçırmıştı. El yordamıyla keşif yoktu artık. Kağıt üstünde hesapla, sonra üret bana göre değildi. Böyle olunca istemeye istemeye bitirdim bölümü, 5 yıldan biraz uzun sürdü tabi. Ama birçoklarına bir yıl kayıp görünebilecek o uzatılan yıl benim açımdan çok büyük bir kazanç oldu. O sayede Odtü kampüsünde bir heykelim var! Jale Erzen’den seçmeli ders olarak heykel dersi aldım (dersin asıl adı: Developments in Modern Art) ve dönem sonunda derste yaptığım heykel Mimarlık Bölümü ve İktisat Bölümü arasına dikildi. Başka bir yazıda size Jale Erzen’den ve ondan aldığım diğer derslerden bahsetmeliyim, unutturmayın! Sanatta başarılı olabileceğime onun sayesinde inandım. Ona çok teşekkür ediyorum.

Şu an için kısaca durum bu diyebilirim. Şimdi blogun amacına, arayışa dönelim.

Neler arıyorum, aramalıyım?

Yıllar sonra kendimi hiçbir yerde göremediğimden bir gelecek arıyorum, geleceğimi arıyorum. Çevreme baktığımda mezun ol, iş bul, askere git, evlen, çoluk çocuk… örneğini görüyorum. İstemiyorum. İstesem ne kolay olurdu. İş başvuruları yapardım hevesle, girer çılgınlar gibi çalışırdım. Ama farklı bir şeyler istiyorum. Kendimi çevremdeki örneklerin arasına oturtamıyorum. Birçok şeyi değiştirmek istiyorum; alışkanlıklarımı, davranışlarımı, tanıdıklarımı vs. Yapamıyorum. Bu yüzden gitmek istiyorum. Gidince yeni bir başlangıçla değişeceğime inanıyorum. Hatta daha önce yapmıştım, Kanada’ya değişim öğrencisi olarak gitmiştim ve şimdi düşündüğümde vay be nasıl yapmışım dediğim şeyler var ve onları yapmaya gider gitmez başlamıştım. Biraz tereddüt etsem yapamaz, aynı rutinimle devam ederdim.

Ama şu günlerde yurtdışında yaşama becerimi kaybetmişim gibi geliyor, tembelleştim, her şeyim hazır burada. Kötü alıştım. Çoraplarımı bile Zahar giydiriyor sanki. Kendime, yaşayabileceğime tekrar inanmalıyım. İnanç arıyorum.

Yalnızım, birini arıyorum.

Dediğim gibi, bir blog yazmak istiyorum, konu arıyorum.

İlerde onu mu yapsam bunu mu yapsam diyorum, bir çıkış arıyorum.

Evet şu anda olduğum ben olmak istemiyorum ve bir ÇIKIŞ arıyorum.

Not: Umarım ilerde “bu bir buluştur “bloguyla da karşınıza çıkar size nasıl yaşadığımdan bahsederim. Belki o zaman birkaçınıza benim şu anda aradığım farklı örnek olabilirim.

Hiç yorum yok: