2 Mayıs 2010 Pazar

Rüyalarda

Rüyalarda yaşamaya başladım hayatımı. Bütün gün gerekli malzemeleri topluyorum rüyalara. Bazen o gün topladıklarımın kendimce versiyonlarını yaşıyorum, bazen de yıllar öncesinden pek hatırlamadığım bir parça çıkıveriyor derinlerden.

Sabahları zor uyanıyorum, kopmak istemiyorum hayatımdan, saatimi hep biraz ileriye ayarlıyorum ama olmuyor işte. Bir yerden sonra kalkmak gerekiyor, daha fazla uyuyamıyorum.
Bazen bir rüyanın peşinden o kadar gidiyorum ki, rüyamda en sonunda kavuşuyorum rüyama. Neye kavuştuğumu yazmak istemiyorum buraya, aslında korkuyorum yazmaya. Muhtemelen bu gece uyurken, rüyamda… yazılacak tek tek her detay, her bakışma, her dokunuş, hatta her rüya!

Sanki bu yüzden sürekli uykum geliyor hava daha kararmadan. Uyuşmuş gibi kalıyorum ortada, sanki uyku tek yokluğum o anlarda. Aşırı doz bir uyku gerekecek belki bir süre sonra, hiç uyanmadan rüyamı yaşayacağım, hiç uyanmadan uyuyacağım.

Victor Da Silva - Hanna Karttunen "The Dream"


“Every dream is a show; private, intimate, never to be repeated. At any particular point, on any particular night we may be the privilege subject of a vision; a coherent and persistence vision in the form of a journey into the unimaginable. This is a dream but almost the opposite of the dreams we dream at night. This is a dream to have with our eyes wide open.”

1 yorum:

Rüya dedi ki...

Bazı Rüya'lar sabırlıdır. Sahibinin "hafıza bahçeleri"ndeki oyunbaz labirentlerde kaybolmasına ses etmez. Bir gün bulunacağını bilerek bekler. Hatta o da sahibini görür kendi rüyasında; görür de ona dokunmaya bile kıyamaz, acele etmekten korkar, sahibini ürkütmekten çekinir, sabreder, bekler. Çok canı acır ona rüyasında bile uzaktan bakarken. Bazı rüyalar da öyle sabırsızdır ki bir an önce bir aralık bulup hemen sahibinin gerçekliğine sızmak ister. Bu rüyalar hafıza bahçesinde yeterince büyümeden gerçek düyaya salıverilmeye gelmez. Çabucak ölürler, gerçekleşemezler. O yüzden baş harfleri küçüktür.